AŞİRETLER VE HAKKARİ Aşiretlerin Siyasî ve Coğrafî Yapısı Hakkaride -Paşka rast- [sağ kanat] ve -paşka çep- [sol kanat] olmak üzere iki kutuplu bir aşiret yapısı vardır ve bu iki kanatta sadece Kürt aşiretleri değil bölgede yaşamış olan Nasturi aşiretleri de yer almışlar hatta zaman zaman kendi dindaşlarına karşı mensup oldukları kanattaki Kürt aşiretleriyle ittifak yapmışlardır. Sağ yada sol kanada dahil olmayan Goyîler ise Ertuşîlere ve Şırnaktaki Batuyan aşiretine karşı, Hecîbeyran aşiret konfederasyonuyla birlikte hareket etmişlerdir. Kürtlerin pek çok mîrlik halinde parçalı bir siyasi yapılarının olması Osmanlının Kürtleri kontrol etmesini kolaylaştırırken, mîrlikler içerisinde parçalı aşiret konfederasyonlarının oluşması da mîrlerin işine yaramış ve bu şekilde aşiretleri daha rahat kontrol atında tutabilmişlerdir. Sağ kanadı çatısı altında toplayan "Pinyanişî konfederasyonunun" merkezî aşireti, Pirozbeyoğlu ailesi tarafından yönetilen Çelêdeki [Çukurca] Çelîler; sol kanattaki "Ertuşî konfederasyonunun" merkezî aşireti ise, Şaxêde [Çatak] yaşayan Giravîlerdir. Mîrlik döneminde Hakkarinin merkezinde, aşiret-üstü olan ve soylarını Abbasilere dayandıran mîr sülalesi ikamet ederken, diğer aşiretlere mensup olanlar genellikle köylerde ve zomlarda yaşamışlardır. Hakkaride son büyük Nasturi göçlerinden önceki aşiret yerleşim şeması şöyledir. Ertuşîler, Mendkan ve Hacîmendan adında iki kola ayrılmış olan 14 aşiretten müteşekkildir. Giravîlerden Teterxan ailesinin yönettiği Hacîmendan kolunda Şaxê [Çatak] menşeli Alan, Êzdînan, Xelîlan, Xawiştan ve Mamedpîran aşiretleri; Vandan Duhoka kadar dağılmış olan Beytüşşebap menşeli Mendkan kolunda ise Şîdan, Şerefan, GEWDAN, Mamxuran, Jirkî, Qeşûrî, Hacan, Mamedan ve Zêdik aşiretleri yer alır. Pinyanişîler, Çukurca ve Yüksekova Pinyanişîleri olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Çelîlerden Pîrozbeyoğlu ailesinin yönettiği Çukurcada Çelîler, Kevijîler, Pirxulkîler [Malbubîler]; Zeydan ailesinin yönettiği Yüksekovada ise Zeydanlar, Bilêcanîler yer alırlar. Ayrıca Başkaledeki Masiroîler ve Xaşkanîler de Pinyanişî konfederasyonuna dahildirler. Goyîler, Uludere [Qilava] bölgesinde 34 köyde yaşayan ve Irak ya da İran menşeli oldukları söylenen büyük bir aşirettir. Sağ ya da sol kanada dahil değildirler. Nasturiler’in Hakkaride yaşamış iki büyük aşiretleri vardır. Bunlardan Tîyarîler baska çep [sol kanat], Tuxûbîler ise baska rast [sağ kanat] içerisinde yer almışlardır. Bunun dışında, sağ ya da sol kanada dahil olmayan bazı başka aşiretler de vardır: Beytüşşebapta Elkîler; Şemdinlide Oremarîler, Dostkîler ve Herkîler. Komşu aşiretler, Bahdînanda Barzanîler, Rêkanîler, Berwarîler; Vanda Brukîler; İranda Şikak aşireti; Şırnakta Batuyan aşireti; Şırnak, Silopi ve Uluderede etkin olan Hecîbeyran aşiret konfederasyonu; Botanda Botan aşiretleridir. Aşiretler Arasındaki Kültürel İlişkiler Bahsedilen sağ ve sol kanat kutuplaşması; bu iki aşiret konfederasyonunun barış dönemleri dışında kültürel ve ekonomik bir ilişkiye girmelerini engellemiş, iki farklı kültürel iklimin oluşmasına sebep olmuştur. Köy yaşantıları da bu nedenle birbirinden izole olan iki topluluk, 1960lardan itibaren köyden şehre göçün başlaması ve şehirde izole bir aşiret yaşantısı sürdürmenin güçleşmesiyle ister istemez iç içe geçip komşu olmuşlardır. Sarp dağlık köylerde yaşayan ve merkezî otoriteyle tarihleri boyunca pek barışık olmayan Ertuşîlerin temel geçim kaynağı hayvancılık ve hayvansal ürünler; ağırlıklı olarak vadi ve ovalarda yaşayan Pinyanişîlerinki ise tarımdır. Dağla ilişkisi daha barışık olan Ertuşîlerin siyasî otorite olan mîrler ve şeyhlerle sınırlı bir ilişki kurması, içe dönük bir yaşam sürdürmelerine neden olmuş, bu nedenle Pinyanişîlerde şafiliğin daha katı uygulandığı bir geleneksel hayat oluşurken, Ertuşîlerde şafilik nispeten daha serbest denilebilecek bir iklimde şekillenmiştir. Şafiliğin Pinyanişîler kadar belirleyici olmadığı Ertuşîlerde mela [din adamı] yetişmemesinden dolayı bu görevi Mardin, Nusaybin, Cizre ve Siirtten gelen, ellerinde arabanlarla [bir tür zilli bendir] ilahiler söyleyen beyaz kıyafetli gezgin şeyhler görmüşlerdir3 . Pinyanişîlerin din adamları ise kendi içlerinden yetişmiş; Cizre ve Doğubeyazıttaki medreselerde birçok başka dersin yanında Kuran makamlarını da öğrenen feqîler [medrese öğrencileri] mela olarak kendi bölgelerine döndükten sonra yas törenleri, mevlitler ve kandillerde dini müzikler söyleyerek sanatlarını icra etmişlerdir. Bu nedenle Ertuşîlerde dinî müzik geleneği çok güçlü değilken; Pinyanişîlerde medîhaların [dinî methiyeler] halkın çoğu tarafından bilinmesi; cenaze sırasında ya da sonrasında okunan duaların şarkı formuna dönüşmesi; düğün şarkılarının içeriğinde daha çok Hz. Muham-medin, sahabesinin ve Hz. Ali;nin cenklerine dair temaların olması zengin bir dinî müzik geleneği yaratılmasında etkili oluşmuştur. Yönetimleri de farklılık gösteren bu topluluklardan Pinyanişîlerde herhangi bir anlaşmazlıkta çözüm yolu şeriat hukuku, çözücü adres ise mela iken; Ertuşîlerde aşiret içi problemlerde sonucu belirleyecek olan ağadır. Ağalığın ve şeyhliğin soydan geldiği bu iki aşiretten farklı olarak, Nasturi aşiretlerinde yönetici ;meliktir ve iki aday belirlendikten sonra birisi halk tarafından melik seçilir. Ayrıca tüm dünya Nasturilerinin merkezi Koçanis Manastırının yer aldığı Koçanis köyünde yaşayan Mar Şimun da dinî liderdir ve tüm Nasturi aşiretleri üzerinde tek söz sahibidir. Hakkaride Nasturi ve Keldani aşiretleri Doğu Süryaniceyi; Pinyanişî, Ertuşî ve Goyî aşiretleri Kürtçenin Kurmancî lehçesini kullanırlar. Pinyanişî ve Ertuşîlerin kullandığı Kurmancî lehçesi Bahdinan ağzına daha yakın iken Goyîlerin kullan-dıkları ağız hem bunlardan hem de bölgedeki diğer aşiretlerden oldukça fark-lıdır. Ertuşî ve Pinyanişî aşiretlerinin düğün merasimleri, şarkı söyleme ve dans etme aşamaları dışında birbirine oldukça yakındır. Vokal bir müziğin hakim olduğu ve düğünlerinde sadece şarkı eşliğinde dans edilen Pinyanişîlere ve Goyî-lere karşın, şarkı söyleme geleneği daha sınırlı olan Ertuşîlerde sözlü şarkıların yanı sıra Şırnak, Cizre ve Nusaybinden gelen ;mıtrıpların4 çaldığı davul-zurna eşliğinde de dans edilir. Ayrıca Pinyanişîlerde dinen günah sayılan ve bu nedenle düğünlerinde de görülmeyen kadın ve erkeklerin bir arada oynadıkları danslar ve söyledikleri şarkılar, Ertuşîlerde ;cergebez; adıyla serbestçe icra edilirler. Komşu köylerde yaşayan ve birbirlerinin düğünlerine gitmek suretiyle kültürel alışverişte de bulunan Nasturiler ile Pinyanişîler düğün-lerde de aynı şekilde giyinirler. Nasturi kadınları düğün ortamında birlikte dans ettikleri Kürtlerden ancak başlarının açık olmasıyla, Nasturi erkekleri de başlarına taktıkları keçeden külahla ayrışırlar. Türkiye, İran ve Irak arasında belirlenen sınırlar dolayısıyla birçok aşiretin iki devletin toprakları arasında bölünmesi ilk zamanlarda ziyareti, ticareti ve kültürel alışverişi fazla etkilememişse de, bölge siyasi olarak ısınmaya başladıktan sonra aşiretlerin sınırın iki tarafında kalan parçaları arasındaki ilişki önemli ölçüde kopmuştur. Örneğin; Hakkari;nin merkezinde alışveriş paraya dayalı olduğu için, Çukurca Pinyanişîlerinin alışverişin mübadeleye dayalı olduğu Musulu tercih etmeleri sınır ötesi bir kültürel ilişkiyi de beraberinde getirmiştir. Pinyanişî şarkılarının bir kısmının içeriğinde Irak;taki hadiselerin yer almasına da neden olan Çukurca-Bahdinan ilişkisi, Irak yönetimine başkaldıran Mela Mustafa Barzanî hareketinin 1974 yılında yenilgiye uğratılmasıyla kesildi. İran-Osmanlı sınırı belirlendikten sonra Şikak aşiretinin bir kısmının İranda, bir kısmının Başkalede kalması; Çukurca sınırındaki 77 Berwarî köyünden 50 civarının Pinyanişîlerle akraba olması sınırların aşiret ve akrabaları nasıl böldüğünü gösteriyor. Aşiretler son döneme kadar bu yapay sınırları tanımaz, hatta Şemdinli sınır üçgeninde 20 kadar köyü Türkiyede, 20 kadarı İranda, 25-30 u da Irakta kalan Herkî aşireti 1970 lere kadar, hangi partiye oy vereceklerini dahi sınırın Irak tarafında kalan aşiretin en büyük ağası Mala Seyidê Herkî ye sorarlardı. (Kaynak: kalan.com)
GEVDAN AŞİRETİ
Gevdan Aşireti, Van-Hakkari ve Şırnak bölgesinin en büyük Aşiretlerinden birisidir. Gevdan Aşiretinden sözetmeden önce Ertoşi Aşireti hakkında kısa ama gerekli bir bilgi vermek bizce yerinde olacaktır. Zira Gevdan Aşireti, bir anlamda Dünyanın tek AŞİRETLER KONFEDERASYONU sayılan Ertoşi Aşiretinin bir koludur.
Mustafa Barzani ile aynı köyde doğup büyüyen ve daha sonraları Hakkari'ye göç eden Ertoş Beyin(Ertoşi yada Hertoşi bölgesinden bu adı aldığı düşünülmektedir) aşireti 11 kabileden oluşmaktadır. Bunların aynı zamanda 11 kardeş oldukları da iddia edilse de bu konuda sağlıklı bir bilgi bulunmamaktadır.(Aşiret Seceresi 3. sayfamızdadır) Ertoşi Aşiretini oluşturan bu kabileler; Mamxuran, Jirki, Alan, Şerefan, Xelilan, Ezdinan,Mehmet Piran, Xelilan,Xavıştan, Şidan, Zewki ve GEVDANLARDIR. (Gravilerin Ertoşi olmadıkları yönündeki bilgiler daha güvenilirdir. Bu nedenle Graviler Ertoşi Aşiretinden sayılmamıştır.) Peki GEVDAN kelimesi nereden gelmektedir. Aslında Kürtçe iri-yarı, yiğit ve kahraman anlamlarına gelen "GEWD" kelimesi, Ertoş Beyin en küçük oğlu olan Mustafa(!) Beye bölgede yaşayan insanlar tarafından yiğit ve kahramanlığından ötürü takılmış olan bir lakaptır. Daha sonraları bu lakap, o soydan gelen insanları ifade etmek amacıyla GEVDAN olarak değiştirilmiş ve günümüze kadar bu şekilde ulaştırılmıştır. Ertoşi Aşiretine bağlı 11 kabileden olan ve aynı zamanda nüfus olarak en kalabalığı olan Gevdanlar, Şırnak ili Beytüşşebap ilçesi Ortalı(Bezal) ve Yeşilöz(Feraşin) köylerinden başta Van, Hakkari ve Şırnak illerine göç ederek büyüyen ve bugün yaklaşık 200 Bin nüfusa sahip büyük bir aşirettir. Sadece bu illerde değil aynı zamanda Türkiyenin başta İstanbul, Antalya, Muğla,İzmir, Aydın, Ankara, Adana, Mersin, Siirt ve Batman gibi illeri ve Kuzey Irak ta ve bir de Avrupanın çeşitli ülkelerinde yüzlerce Gevdan ailesine rastlamak mümkündür.
Aşiret merkezi Şırnak ili Beytüşşebap ilçesi olmasına rağmen gevdanların büyük bir çoğunluğu, Van ve Hakkari illerinde ikamet etmektedirler. Aşiret soyisimlerinde de hiçbir aşirette rastlanılmayacak kadar büyük bir birliktelik ve merkezilik sözkonusudur. Gevdan Aşireti üyelerinin başlıca soyisimleri; "ABİ" - "ACAR" - "ASLAN" - "BOR" - "GÜR" ve "IŞIK" 'tır. Bu soyisimleri Gevdanların başlıca soyisimleridir. Ancak yine de Gevdan olup bu soyisimlerin dışında başka soyisimler taşıyan gevdan aileleri de bulunmaktadır. Bu diğer soyisimler ise şunlardır; Demir, Eminoğlu, Berk, Aşkan, Yacan, Aşan, Keçeci, Kılıç, Kotas, Güneş, Borak, Al ve Ertunç' tur.
Gevdan aşireti günümüzde o kadar kalabalıklaştı ki, artık kendi aralarında bile çeşitli ailelere ayrılmış durumdadırlar. Ancak buna rağmen Aşiret birliteliğini hala korumakta ve başta ASLAN - ABİ - ACAR - GÜR - BOR - AŞAN çevresinde merkeziliğini sürdürmektedir. Gevdan Aşiretini diğer aşiretlerden ayıran en önemli özellik işte bu merkezilik ve birlikteliktir. Gevdan Aşiretini oluşturan belli başlı aileler vardır. Bu aileler şunlardır: MALA XAZİ (Xazi Ailesi): Başlıca soyisimleri ASLAN -ACAR - ABİ - GÜR - YACAN MALA BAHREM (Bahrem Ailesi): Başlıca Soyisimleri IŞIK - BOR MALA MUSTAFA (Mustafa Ailesi): Başlıca Soyisimleri ABİ - ASLAN - GÜR - BOR - ERTUNÇ - BORAK AZIMŞERİ: Başlıca Soyisimleri ASLAN - ABİ - GÜR KULİLANİ (Gulilani): Başlıca Soyisimleri: ASLAN - ABİ - ACAR ÇEMPİRİ : Başlıca Soyisimleri AŞKAN KILİÇAN : Başlıca soyisimleri BERK ve DİLER TIVORİ : Başlıca Soyisimleri: AŞAN - YACAN
Bu konu en çok tartışılan ve elbetteki haklı veya haksız olarak en çok eleştirilen konuların başında gelmektedir. Zira, Gevdan Aşireti bölgede feodaliteye en şiddetli şekilde direnen aşiret olduğu halde nasıl oluyordu da Ağalık geleneğini halen devam ettirebilmektedir.. Oysaki Gevdan Aşireti Ağalık kavramını farklı bir şekilde yorumlayarak bu sorunu da aşmayı başarmışlardır. Ağa olarak kabul edilen kişi aslında sadece, Aşiretin önde geleni, iyi ve kötü günde etrafında toplanılan ve de saygı duyulan insan olarak görülür. Ağa, kararı kesin olan değil verilen ve verilecek kararlarda yanında istişare edilen saygın ve değerli kişi olarak kabul edilmektedir. Hem Gevdanlar hem de diğer tüm bölge aşiretlerince de sevilip sayılan Hecer ASLAN'ın Eylül 1992'de vefat etmesinin ardından Gevdan Aşiretinin Reisligine, yukarıda sözedilen ailelerin "rispi" denilen büyüklerinin toplanıp anlaşmaları üzerine küçük oğlu Mehmet ASLAN'ın getirilmesi kararı alınır. Ve bugün halen, yaklaşık 200 bin nüfusa sahip olan Gevdan Aşiretini Mehmet ASLAN temsil etmektedir. Beytüşşebap ilçesine bağlı Bezal(ortalı) köyünde bir evi bulunmasına rağmen tüm gevdanlarca çok sevilen Mehmet ASLAN, Gevdanların büyük çoğunlukta bulunduğu ve muhtarlığı ellerinde bulundurdukları Van ilinin Hacıbekir Mahallesinde ikamet etmektedir. Genç yaşına rağmen Gevdan Aşiretini temsil edebilme iradesine sahip olan Mehmet ASLAN iyi ve kötü günde tüm aşiret üyelerini birarada toplamayı başarabilmiştir.
Gevdan Aşiretinde ticari hayatta dahi bir birliktelik görmek mümkündür. Aşiret üyelerinin büyük bir kısmı Kilim Ticareti ile uğraşmaktadır. Bunda Gevdan kadınlarınca yapılan Kilimlerin çok kaliteli ve beğenilir olması büyük rol oynamıştır. Gevdanların hakim olduğu Kilim Ticaretinde, yurt içine ve yurt dışına bu bölgelerde yapılan kilimler ihraç edilmektedir. Bugün Antalya'da, Bodrum'da, Kuşadası'nda, İstanbul'da ve diğer birçok turistik illerde Gevdanlara ait bir kilim Dükkanı bulmanız hiç de zor olmayacaktır. Son yıllarda ise ticari hayatta Kilimciliğin yanında diğer meslek dallarına da yayılma gözlenmektedir. Ayrıca bu aşirete mensup gençler arasında büyük bir hızla Üniversitelerden eğitim, siyaset, sağlık ve hizmet sektörüne yönelme olduğu da görülmektedir. Bugün artık Türkiyenin bir çok yerinde Gevdan öğrenmenler, gevdan avukatlar,gevdan doktorlarlar, gevdan mühendisler ile karşılaşmak son derece doğal olmuştur.
Gerek Hakkari, Van ve Şırnak illerinde, gerekse diğer illerde yaşayan Gevdanların birlikteliklerinin en büyük sembollerinden biri de Özel Günlerde biraraya gelip kaynaşmaları ve yardımlaşmalarıdır. İyi ve kötü tüm özel günlerde birbirlerinin yardımına koşan bu insanlar bugüne kadar bu ortak davranışlarını korumayı ve sürdürmeyi başarabilmişlerdir. Böyle günlerde dışarıdan gelenler tanıştırılır, küsler barıştırılır ve mevcut sorunlar istişare edilir. Böylece Aileden kopmalar, kırılmalar engellenmiş olur. Yine bu özel günlerde maddi sıkıntılar yaşayan aile üyelerine destek olmak amacıyla Mehmet Ağa tarafından herkesten güçleri yettiği oranda para toplanıp mağdur aileye verilmesi bugüne kadar sürdürülebilen en güzel davranışlardan biridir.
Hakkari, Van veya Şırnak illerinde tatil amacıyla bulunan yerli ve yabancı turistlerin Gevdan Düğünlerini görmeden bölgeden ayrılmaları asla mümkün değildir. Her yıl İLKBAHAR ve YAZ mevsiminde yapılan düğünler coşku bakımından büyük bir şölen, siyasi açıdan ise coşkulu bir miting havasında geçer. Akrabalarının bu en mutlu gününde yanlarında olmak üzere nerede olursa olsunlar düğün evinde toplanan ve çoğu zaman sayıları binleri bulan insanlar, Gevdan Aşiretinin birlik ve beraberliğinin en büyük ıspatıdır.Aynı haftada bazen onlarca Gevdan düğünü olmasına rağmen Gevdan Aşireti Reisi Mehmet ASLAN, hemen hemen bütün düğünlere uğramayı, böylece birlik ve beraberlik mesajları vermeyi ihmal etmez.Düğünler 3 gün 3 gece sürer.(Cuma-Cumartesi ve Pazar) Kızlar kıras u fistan, erkekler ise şal u şepik denilen en güzel yerel kıyafetleriyle, Gevdan Aşiretini farkını bugünlerde yine gösterirler. Yapılan düğünlerde para atma geleneği her ne kadar eleştirilse bile aslında evlenen kişinin, yeni başlayan hayatında maddi sorunları fazla yaşamaması amacıyla sürdürülmektedir. Hakkari yöresindeki diğer tüm aşiretler gibi Gevdan Aşiretinin de halayı sağdan sola doğru gitmektedir. Başlıca oyunları Se Pé (Üç Ayak) Şexani Xerzani Papori Bablekan Baso
GEVDAN DÜĞÜNLERİNE AİT RESİMLER BURADA
Birlik ve Beraberliğin en net şekilde görüldüğü özel günlerden biri olan Bayramlarda Gevdanlar, o ailenin kürtçe "Rispi" denilen aile büyüğünün evinde toplanırlar. Sabah kahvaltısı buralarda yapılır. Kahvaltıdan sonra Bayramın ilk günü sadece Taziyeler, Hastalar ve benzer diğer sorunları olan aileler ziyaret edilir. Diğer günlerinde ise gidilebilecek diğer yerlere uzun araç konvoyları eşliğinmde beraberce gidilir.Ayrıca Bayramın diğer günleri için öğle yemeği verilecek olanlar belirlenir.
Taziye evlerine Gevdanlar tarafından büyük önem verilmektedir. Bu şekilde yakınını kaybeden ailenin acıları en güzel şekilde paylaşılmaya çalışılmaktadır. Bayramlarde ilk gün taziye evleri ziyaret edilir. Taziye evlerine yemek verme geleneği ise halen sürmektedir. Gevdan reisi tarafından gevdan aşiretine mensup olanlardan maddi imkanlarına göre para topanılır ve taziye evlerine 1 veya 2 öğün yemek verilmektedir.
Bu Siteniin Alt Yapısı BarisCirpac.net Tarafından Yapılmıştır Copyright @ 2009, Dogugundemi Tüm Hakları Saklıdır Sitemiz en iyi 1024x768 ekran çözünürlüğünde görüntülenir Bu Sitedeki Herhangi Bir Öğenin İzinsiz Alınması (çalınması) Durumunda Her Türlü Yola Başvurulacaktır